20 Kasım 2015 Cuma

Rusya Bayırbucak Türkmenlerini Öldürüyor !

 


Türkiye - Suriye sınırındaki Bayırbıcak bölgesinde dün akşam düzenlenen hava operasyonları için Davutoğlu, "Rus uçaklarının katıldığı bilgisi de söz konusu. Gece Rusya Büyükelçisi bakanlığımıza çağrıldı. Türkiye'nin sınır boylarında sivil halka karşı katliam mahiyetinde ve misket bombaları da atacak şekilde, eğer sivil halk Türkiye'ye yöneltilir, yeni bir mülteci akımı ortaya çıkarsa, bundan, bu konuda katkıda bulunan herkes sorumlu olur" dedi.
TIKLAYIN: RUSYA'DAN 'TEK NOKTADA 600 IŞİD MİLİTANINI VURDUK' İDDİASI
Davutoğlu, Suriye'deki Rus askeri varlığının Irak Şam İslam Devleti'ne (IŞİD) odaklanması gerektiğini de söyledi.

'Köy köy takip ediyoruz'

Bölgedeki gelişmeleri yakından izlediklerini de söyleyen Davutoğlu, "Köy köy meselenin takibindeyiz. Rusya tarafıyla da bu anlamda Türkiye'nin hassasiyeti olan bölgelerin, köylerin bildirilmesi konusunda bir görüşme oldu" dedi.
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada ise Rusya'ya Türkmen köylerine operasyonları bitirme çağrısı yapıldı.
Anadolu Ajansı (AA), Suriye ordusunun Lazkiye'den Türkmen Dağı bölgesine kara harekatı başlattığını ve Rus uçaklarının da harekata havadan destek verdiğini aktarmıştı.
AA haberinde, Hatay'la sınır komşusu olan Suriye köylerinin bombalandığını ve Rusya'nın uzaktan atılan füzelerinin de kullanıldığını belirtti.


 

16 Kasım 2015 Pazartesi

2016 Formasyon YÖK ne yapmaya çalışıyor?

 

YÖK'ün formasyon 2016 kararları pedagojik formasyon almak isteyenleri şoke etti. YÖK 2016 pedagojik formasyona kontenjan sınırlaması getirdi. YÖK 2016 formasyon için verdiği karar Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının iş bulmasını zorlaştıracak.

Pedagojik formasyon 2016 için YÖK tarafından alınan en son kararı Milliyet gazetesi yazarı Abbas Güçlü bugünkü köşesine taşıdı.
'YÖK yine ne yapmaya çalışıyor' başlıklı bugünkü yazısında Abbas Güçlü, YÖK'ün formasyon kararının Fen Edebiyat Fakültesi mezunlarına vurulan 'ikinci darbe' olarak yorumladı. 
Güçlü şunları yazdı:
"YÖK pedagojik formasyona sınırlama getirdi. En fazla 15 bin aday formasyon eğitimi alabilecekmiş. Bu karar, fen edebiyat fakültelerine kısa süre içerisinde vurulan ikinci darbedir. İlkinde pek çok bölümü kapatıldı, kontenjanları azaltıldı. İkincisinde de, önlerinde iş bulmak için belki de tek seçenek olan öğretmenlik şanları ellerinden alındı.
Yüz binlerce hatta yarım milyondan fazla işsiz Fen Edebiyat mezunu var. Bir o kadar da halen öğrenim gören öğrenci bulunuyor.
Tüm bunlara 15 bin kotası getirmek, acı hem de çok acı! Kabullenmeleri kolay olmayacak. Ama öte yanda da atama bekleyen yine yüz binlerce eğitim fakültesi mezunu var ve öğretmenlik öncelikle onların hakkı. Öyle bir noktaya gelindi ki, işin içinden çıkmak mümkün değil ve zaten YÖK de çıkamıyor.
Peki hata nerede?
İki önceki YÖK Başkanı Prof. Dr. Yusuf Ziya Özcan, hiç kimseye sormadan, hükümete şirin gözükmek için kontenjanları şişirdikçe şişirdi ve bugün bu noktaya gelindi. Böylesi bir bürokrat bir daha hiçbir ciddi göreve getirilmemesi gerekirken, ülkemizi temsil etmek için Büyükelçi sıfatıyla adeta ödüllendirildi. Yakında fen edebiyat fakülteleri hiç öğrenci bulamaz ya da en düşük puanlı öğrencilere mahkum hale gelirlerse, bunun bedeli gelmiş geçmiş YÖK başkanları ve onlara seyirci kalanlardır.
Ve eğer bir ülkede Temel Bilimler yerle bir olduysa, o ülkede bilimden söz edilemez!.. Ha bu ülkede bir de Bilim Bakanlığı vardı değil mi?
Peki, bunlarla ilgilenmeyecek de nelerle ilgilenecek? Birileri bu olup biteni onlara da hatırlatmalıdır!..

YÖK 2016 FORMASYON VEREN ÜNİVERSİTELER VE KONTENJANLARI

Öte yandan, YÖK 2016 yılı için pedagojik formasyon veren üniversitelerin ve kontenjanlarının tam listesini yok.gov.tr'den yayınladı.
YÖK'ün internet sitesinde yer alan duyuruya göre, önceki gün gerçekleştirilen Yükseköğretim Yürütme Kurulu toplantısında, 2015-2016 eğitim-öğretim yılı itibarıyla mezuniyet aşamasında olan öğrenciler ile mezunlar için başlatılacak Pedagojik Formasyon Eğitimi Sertifika Programlarının açılmasına izin verilen üniversiteler ve kontenjanları belirlendi.
2015-2016 dönemi Pedagojik Formasyon veren üniversiteler ve kontenjanları tam listesi aşağıdaki gibidir. Aralarında işbirliği olan üniversiteler farklı renkte ve koyu yazımda gösterilmiştir.


 

11 Kasım 2015 Çarşamba

KPSS ÖABT 2015 Türk Dili ve Edebiyatı Ortalamaları

 

10 Kasım 2015 Salı

İkinci Yeni Şairlerinin Unutulmaz 23 Kitabı

 



Hissedebilme kabiliyeti ademoğluna verilmiş en değerli armağanlardan biridir. Duygularımız sözlerle, seslerle resmedilir anlam kazanır. Bazen öyle anlar gelir ki içimizdekileri anlatmaya ne kelimeler yeter ne elimiz gider.
İşte öyle anlarda yazılmış olan satırlarda buluruz kendimizi. Çağrışım ve sezgilerin adeta bir musiki gibi bizi sarıp sarmaladığında şiirin derinliğinde kaybolur gideriz. O zaman, aralıksız dönen dünyaya inat durur, nefes alır ve zaman akadursun biz yerimizde sayıp düşünmeye başlarız. Hatta eğer şanslıysak hayatımızın dizesini bile bulur; uyumadan önce, uyandığımızda başucumuzda bize göz kırpmasına izin veriririz. Belki de başka yer başka zamanda yazılmış dizeler, hayatımızı tekrar yorumlamamıza sebep olur. Siz de kişisel yolculuğunuzda sezgisiz yapamam diyenlerdenseniz, “İkinci Yeni”ciler yani Ece Ayhan, Sezai Karakoç, Edip Cansever, Ülkü Tamer, İlhan Berk, Cemal Süreya, Turgut Uyar ve Metin Eloğlu seçkimiz geniş anlatım zenginliğiyle okunmanızı bekliyor! 
 
23 kitap
  • Nedircik Yavrusu
    Nedircik Yavrusu
    Yapı Kredi Yayınları
  • Yine
    Yine
    Adam

  • Büyük Saat - Bütün Şiirleri
    Büyük Saat - Bütün Şiirleri
    Yapı Kredi Yayınları
  • Göğe Bakma Durağı
    Göğe Bakma Durağı
    Yapı Kredi Yayınları

  • Üstü Kalsın
    Üstü Kalsın
    Yapı Kredi Yayınları
  • Sevda Sözleri - Bütün Şiirleri
    Sevda Sözleri - Bütün Şiirleri
    Yapı Kredi Yayınları

  • Türkçe Bilenin İşi Rast Gider
    Türkçe Bilenin İşi Rast Gider
    Yapı Kredi Yayınları
  • Üvercinka
    Üvercinka
    Yapı Kredi Yayınları

  • Bir Yeryüzü Tanığı
    Bir Yeryüzü Tanığı
    Yapı Kredi Yayınları
  • Çok Yaşasın Sayılar
    Çok Yaşasın Sayılar
    Adam

  • Güzel ırmak
    Güzel ırmak
    Adam
  • Kül
    Kül
    Adam

  • Yanardağın Üstündeki Kuş
    Yanardağın Üstündeki Kuş
    Kırmızı Yayınları
  • Yerçekimli Karanfil
    Yerçekimli Karanfil
    Adam

  • Gelmiş Bulundum
    Gelmiş Bulundum
    Yapı Kredi Yayınları
  • Sonrası Kalır 2
    Sonrası Kalır 2
    Yapı Kredi Yayınları

  • Sonrası Kalır 1. Kitap
    Sonrası Kalır 1. Kitap
    Yapı Kredi Yayınları
  • Şiirler 1 - Hızırla Kırk Saat
    Şiirler 1 - Hızırla Kırk Saat
    Diriliş Yayınları

  • Şiirler 9 - Monna Rosa
    Şiirler 9 - Monna Rosa
    Diriliş Yayınları
  • Şiirler 3 - Körfez / Şahdamar / Sesler
    Şiirler 3 - Körfez / Şahdamar / Sesler
    Diriliş Yayınları

  • Gün Doğmadan
    Gün Doğmadan
    Diriliş Yayınları
  • Bütün Yort Savul’lar! 1954 - 1997
    Bütün Yort Savul’lar! 1954 - 1997
    Yapı Kredi Yayınları

  • Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler
    Şiirimiz Mor Külhanidir Abiler
    Yapı Kredi Yayınları

9 Kasım 2015 Pazartesi

Atatürk, “Beni Hatırlayınız” sözünün üzerini neden çizdi?

 


Birinci sayfa: “Türk Milleti, Kurtuluş Savaşı’na başladığımızın 15’inci yılındayız” sözleriyle başlıyordu. İkinci cümle, “Bugün Cumhuriyetimizin onuncu yılını doldurduğu en büyük bayramdır. Kutlu olsun” şeklinde devam ediyordu. Son sayfada, son cümle; “Türk Milleti! Ebediyete akıp giden her on senede bu büyük millet bayramını, daha büyük şereflerle, saadetlerle, huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim. Ne Mutlu Türküm diyene!” sözleriyle bitiyordu.
Bu son cümleden önce, Atatürk’ün sesinden duymadığımız, ancak kâğıda yazdığı şu sözler duygu yüklü, hüzünlü bir veda gibiydi: “Bu söylediklerim hakikat olduğu gün, senden ve bütün medeni beşeriyetten dileğim şudur: Beni hatırlayınız!” Atatürk, taslak olan yazısını düzeltirken, bu cümleye geldiğinde duygulanır. O anda, yanında bulunan Hikmet Bayur’un da etkisiyle, bu mutlu günde milletine veda anlamı vereceğini düşünerek bu cümlenin üzerini çizer ve okumaz.

Cumhuriyetin 10’uncu Yıl Törenlerinden 5 yıl sonra, Atatürk hastadır. Hasta haliyle, doktorların karşı çıkmasına rağmen 21 Mayıs 1938’de Mersin’e, 24 Mayıs 1938’de Adana’ya ziyaretinde askerlerin Resmi Geçit törenlerini kabul eder. Amacı, Hatay için Fransa ve Suriye’ye gözdağı vermekti. Bu ziyaret hastalığını artırmıştı.
8 Haziran 1938 günü doktor çağrılır. Hastalık kötüleşmiştir. Bu arada, Hatay’a Türk askerinin ne zaman gireceği konusu görüşülür ve Türk askerinin giriş tarihi kararlaştırılır. Hatay O’nun son davasıydı, ancak kendisini de bitirmişti. Türk Askerinin Hatay’a giriş zaferini kutlamak için küçük bir motorla boğazda gezintiye çıkar. Ateşi 39 dereceyi aşmış ve artık yatağa düşmüştü. 5 Eylül 1938 günü vasiyetine son şeklini verdi. Cumhuriyet’in 15’inci yıldönümü törenlerine katılmak ve Ankara ile son kez kucaklaşmak arzusundaydı.
Belki, 5 yıl önce 10’uncu Yıl Kutlamalarında üzerini çizdiği “Beni Hatırlayınız” cümlesini bu kez söyleyecekti. Fakat yolculuk yapması mümkün değildi. 10 Kasım 1938 Perşembe günü saat 08.00’de Dr. Mehmet Kamil Berk ve Dr. Nihat Reşat Belger, Atatürk’e serum verdiler. Saat 09.00 olduğunda göğsü hızla inip kalkmaya başladı. Muzaffer Başkomutan, dünyadaki son beş dakikasına gözleri kapalı giriyordu. Genel Sekreter Hasan Rıza Soyak sağ elini ellerinin arasına alıp öptü. Soyak’ın ardından Muhafız Birlik Komutanı İsmail Hakkı Tekçe de aynı eli öptü ve yorganın içine koydu. Prof. Dr. Mim Kemal Öke Atatürk’ün açık gözlerini kapattı.
Nöbet Defteri’ne şu son sözler yazıldı: “Saat 9’u 5 geçe Büyük Şefimiz derin koma içinde terki hayat etmişlerdir.”
Atatürk’ün yaveri Salih Bozok şuursuzca sarayın merdivenlerinden aşağı koştu. Alt katta boş bulduğu odaya geçip kapıyı kapattı. Az sonra içeriden tek el silah sesi duyuldu. Odaya koşanlar onu kanlar içinde buldular. Kalbine sıktığı tek kurşunla devrilmişti.
Atatürk’ün cenaze namazı, 19 Kasım 1938’de Dolmabahçe Sarayı’nın tören salonunda, İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Ord.Prof. Şerafettin Yaltkaya tarafından kıldırıldı. Cenaze namazından sonra, Atatürk’ün tabutu Dolmabahçe Sarayı’ndan alınarak top arabasına konuldu ve Ankara’ya uğurlandı.
Atatürk öldüğünde cebinden çıkan 95 kuruşun dışında nakit bir kuruşu bile yoktu. 1933’te ve 1937’de malı mülkü ne varsa milletine bağışlamıştı. 19 Şubat 1948’de, geçim sıkıntısı çektiği belgelenen kız kardeşi Makbule Hanım’a bile Devlet tarafından aylık bağlanması için yasa çıkarıldı (Resmi Gazete Sayı: 6840).
Okumak, O’nun vazgeçilmez bir parçasıydı. Yaşamında, yaklaşık 5.000 kitap okudu. Bu sayıya çeşitli kütüphanelerden ödünç aldığı kitaplar dâhil değildir. Bu büyük işleri nasıl başardın? diye soranlara: “Ben fakirdim, çocukluğumda elime geçen iki kuruştan birini kitaplara vermeseydim, şu anda yaptığım işlerden hiç birisini yapamazdım” cevabını vermiştir.
Atatürk ağacı severdi, çevreciydi. 1930 yılı Haziran ayında bir gün Yalova Köşkü’ne geldiğinde, ulu bir çınar ağacının köşke zarar veren dallarını kesmek üzere kendisinden izin isterler. Atatürk, ağacın dalının kesilmesini reddeder ve köşkün kaydırılarak ağaçtan uzaklaştırılmasını emreder. Çalışmaları bizzat takip eder ve 8 Ağustos 1930 günü saat 15.00 civarında Köşk raylarla yürütülür. Bina, üç günde 4 metre 80 santimetre kaydırılır ve ağaç kurtarılır.
Atatürk, Türk kadınına seçme ve seçilme özgürlüğünü 1934 yılında verdi. 1935’te 18 kadın milletvekili meclise girdi. Fransa ve İtalya kadına seçme, seçilme özgürlüğünü 1946’da, İsviçre 1971 yılında vermiştir. 8 Şubat 1935’teki kadınların milletvekili seçilme hakkının verildiği ilk milletvekili seçimlerinde 383 erkek, 18 kadın milletvekili seçilmiştir. Bu %4,8’lik oran, 2007 yılına kadar kadınların mecliste temsil edildiği en yüksek orandır.
Dünyanın saygı duyduğu, ülkesinin ve milletinin itibarını en üst düzeye çıkaran bir liderdi. 1932 yılında Türkiye, Milletler Cemiyeti’ne (Birleşmiş Milletler) girmek istiyordu. Fakat Atatürk, katılımın Türkiye’nin başvurusuyla değil Milletler Cemiyeti’nin davetiyle yapılmasını istedi. Bunun üzerine, Milletler Cemiyeti Genel Sekreteri, Türkiye’nin üye olma şeklini görüşmek için Genel Kurulu, 1 Temmuz 1932 tarihinde toplantıya çağırır. Ülke temsilcileri, Milletler Cemiyeti’ne üye olması için Türkiye’ye davet yapılmasını oybirliği ile kararlaştırmış ve Türkiye Cumhuriyeti, tüm üyelerin daveti üzerine Milletler Cemiyeti’ne girmiştir.
Atatürk’ün doğumunun 100’üncü yılının tüm dünyada kutlanması konusu Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nde (UNESCO) görüşülmüş, 152 ülkenin katıldığı oylamada tüm ülkelerin oy birliği ile yayımladığı bildirgede: “Atatürk kimdir? Atatürk, uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün bir kişi, olağanüstü devrimler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önder, insan haklarına saygılı, dünya barışının öncüsü, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında; renk, din, ırk ayrımı gözetmeyen, eşsiz bir devlet adamı, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu” ifadesi yer almıştır.
1683’te başlayan Osmanlı Devleti’nin geri çekilişini ve felaketle sonuçlanan toprak kaybını 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’nde durduran Harp Tarihi’nin en büyük Strateji ustası ve komutanıdır Atatürk. Mustafa Kemal Atatürk, Tek Adam’dı. Çünkü kendi koşullarında, yaşadığı atmosferde kendi hammaddesini yoğurarak, kendi kendini yarattı. Mücadelesi, sadece kendi ulusunun değil, tüm ezilmiş milletlerin kaderine damgasını vurdu.
Ve gerçekleştirdiği mucize devrim, yaşadığı çağa yön verdi. Kurduğu Cumhuriyet’in erdemleri sayesinde, bazı makamlara gelenler O’nu yok saymaya çalışsa da, artık sadece Türk Ulusu’nun değil, dünya milletlerinin saygıyla önünde eğildiği ve esinlendiği bir liderdir Atatürk. Büyük lider Mustafa Kemal Atatürk’ü, ölümünün 76’ıncı yılında bir kez daha saygıyla, rahmetle anıyor ve onu daima “Hatırlıyoruz.”
Kaynakça: Hikmet Bayur, Atatürk’ten Anılar, Türk Tarih Kurumu, Ankara, 1998; Şevket Süreyya Aydemir, Tek Adam, 1981; Hikmet Özdemir, Atatürk’ü Yeniden Düşünmek, 2008; Bilal N.Şimşir, 10 Kasım Günlüğü, 2014; Yüksel Mert, Bilinmeyen Atatürk, 2010; İ.Güntürkün Kalıpçı, Her Yönüyle İnsan Atatürk, 2004; İ.Güntürkün Kalıpçı, Esprileri ile İçimizden Biri Atatürk, 2007; Sinan Meydan, Akl-ı Kemal, 1.Cilt, 2014; Genelkurmay ATASE Başkanlığı, Düşünce ve Davranışları ile Atatürk, 2009.